07-12-2015
Tek çocuk ve ailenin tutumu
Günümüzde gerek ekonomik koşulların ağırlığı, gerekse annelerin çoğunluğunun çalışması nedeniyle, genellikle aileler tek çocukla yetinmeyi tercih etmektedirler. Böyle olunca da “acaba çocuğumuz şımarık mı olur?” endişesini taşıyarak ona uygulanabilecek disiplin arayışlarına girilmektedir.
Çocuk 3 yaşına kadar annenin sürekli ilgisine muhtaçtır. Ancak 3 yaşından sonra sosyalleşme döneminin başlamasıyla birlikte çocuğun bir yuvaya gönderilmesi ve başka çocuklarla birlikte olması gerekmektedir. Bu “tek çocuk” için daha da büyük önem taşır. Çünkü o 3 yaşından sonra yuvaya giderse sorun yaşamaz. Çünkü yaşıtlarıyla beraber olacağı için deneyimler kazanacaktır. Onlarla birlikte oyun oynamayı, paylaşmayı, kurallara uyum sağlamayı öğrenecektir. Bir çocuk, 3 yaşına geldiği halde sadece büyüklerle zaman geçirip, başka çocuklarla beraber olamıyorsa, bu onun sosyalleşmesini geciktirir. Çocuk bencil, kıskanç, içe dönük, sıkıntılı bir kişilik geliştirir.
Tek çocuklu ailelerde çocuğa ayrılan özel zaman, çok çocuklu ailelere göre daha fazla olduğu için, bu bakımdan çocuk şanslıdır. Aileler bunu iyi değerlendirirlerse, çocuğun psikolojik ihtiyaçları rahatlıkla karşılanabilir. Çocuk evinde mutluysa, sevgi ve ilgi görüyorsa, ruh sağlığı da düzgün gelişir. Ancak sevgi ve ilgi vereyim derken, çocuğun üzerine aşırı düşülmesi, sürekli hareketlerinin denetlenmesi, baskı uygulanması, onun ruh sağlığını bozar.
Yapılan araştırmalara göre, aileden normal davranışlar gördükleri zaman, tek çocukların okulda daha başarılı odukları görülmüştür. Ayrıca, tek çocuk liderlik özelliği taşıyabileceği için, arkadaşlarının arasında lider de olabilir. Ancak çocuğun davranışlarının normal olması, özgüveninin gelişebilmesi ve okulda başarılı olabilmesi için, biraz önce de belirttiğim gibi, ailenin çocuğa olan davranışlarının da normal ve abartısız olması gerekir.
Çocuğa sürekli baskı yaparak, kontrol altında tutulduğunda, çocuk ister tek çocuk olsun, isterse çok çocuklu ailede yetişsin, doğal olarak isyan edecektir. Doayısıyla da, hem derslerinde başarısız, hem de huysuz ve geçimsiz bir çocuk olacaktır.
Ailenin çocuğun üzerine fazlasıyla düşmesi, her istediğinin yapılması, onun ileriki yaşamında da mutsuz olmasına zemin hazırlar. Çünkü çocuk, bulunduğu her ortamda aynı ilgiyi bekleyerek, bulamadığı zamanlarda mutsuz olacaktır. Her istediği yapılan çocuk, doyumsuz olur, paylaşmayı öğrenemez. Eleştiriler karşısında hayal kırıklığı yaşar, saldırganlaşır. Böylelikle de gerek okulda, gerekse sosyal yaşantısında, hatta büyüdüğünde de kendi ailesi içinde ve iş hayatında başarısız ve mutsuz olur.
Bu olumsuzlukların yaşanmaması için de, tek çocuğun öncelikle arkadaşlarıyla, sık sık biraraya gelmesi, her istediğinin yapılmaması, her istediğinin alınamayacağını öğrenmesi ve 3 yaşından sonra da bir yuvaya gönderilmesi çok önemlidir.
Tek çocuklu ailelerde genellikle anne babanın çocuktan beklentileri çok fazladır. Ondan, mükemmel olması, başarılı olması ve en iyi olması beklenir.
Bunun için de çocuğun üzerine baskı kurulur. Bu da çocuğu yorar ve onun asi bir kişilik yapısı geliştirmesine yol açar. Bunun için de çocuktan yapabileceğinden daha fazlasını beklemek yanlıştır. Doğru olan, ona sorumluluklarını öğretip, uygulamasını beklemektir. Aşırı baskı, her zaman zarar verir ve çocukta, düzeltilmesi zor olan ruhsal problemlerin oluşmasına kadar götürebilir.
7 Aralık 2015 Pazartesi 14:45