Anasayfa
14-12-2015
Çocuklarımıza Önyargısız Yaşamayı Öğretelim
Önyargı, diğer kişilere karşı geliştirilen hoşgörüsüz, haksız ve ayırımcı tutumlardır.
Annesinden, “bak bu çocuğun annesi çok kötü bir insan, onunla oynamayacaksın”, sözlerini duyan küçük çocuk, çok sevdiği arkadaşından uzaklaştırılmak istenilmesinin sebebini anlayamadığı için, çok üzülür. Annesinin, arkadaşının annesini sevmemesi yüzünden o neden çok iyi anlaşabildiği arkadaşından uzaklaşmak zorundadır ki? İşte bu tür önyargılar ve insanlara olumsuz yaklaşımlar çocuklarımıza kötü model oluşturarak, onların daha küçük yaşlardan itibaren yüreklerindeki insan sevgisini köreltmeye hakkımız olmadığını düşünüyorum.

Çocuğumuza her zaman sevgi aşılayabilmek çok önemlidir. Beğenmediğimiz ya da anlaşamadığımız kişiler olsa bile bu durumu çocukların yanında dile getirmek, onların da diğer insanlara ve arkadaşlarına karşı her zaman önyargıyla yaklaşmasına neden olacaktır. Çocuklar genellikle, anne babalarının hoşlanmadığı ve ev içerisinde kendilerinden olumsuz sözlerle bahsedilen insanlara soğuk davranırlar. Bazen bu insanlar, çocuğun en yakınları bile olabilir. Annesinin babaannesi hakkında, ya da babasının anneannesi hakkında söylediği olumsuz sözler çocuğu da olumsuz etkileyerek onlara karşı kin beslemesine sebep olabilir.

Kinle beslenen bir çocuk da geleceğin geçimsiz, huzursuz ve dolayısıyla da mutsuz bir yetişkin olmaya adaydır.

Grup oyunlarında haksızlık yapan, hoşgörüsüz davranan, arkadaşları arasında ayrımcılık yapan, onların arasını açmaya çalışan çocuklar, genellikle aileleri de bu özelliklere sahip olan çocuklardır. Aile içindeki diğer insanlara karşı geliştirilmiş olan bu tutum çocuklara da yansımıştır ve bu yüzden çocuk da arkadaşlarına bu şekilde davranmaktadır. Çünkü önyargı insanlar arasında uzaklık duygusu ve düşmanlık duygusu yaratmaktadır. Bunu azaltmak ve önlemek de ailenin elindedir. Çünkü önyargı genellikle 7 yaşından itibaren çocuk tarafından kullanılmaya başlanmakta ve 10 yaşından sonra da kalıcı hale gelmektedir. Çocuk önyargıyı sosyalleşme sürecinde öğrendiği için anne babanın bilinçli veya bilinçsiz, başkalarını yargılarken ya da haklarında olumsuz konuşurken, çocukların kulak misafiri olması bile, önyargıyı öğrenmesi için yeterlidir.

Sonuç olarak, çocuklarımıza insanları tanımadan yargılamamayı, insanları etiketlememeyi kişileri ırkına, cinsiyetine, saçının şekline, kılık kıyafetine göre değerlendirmemeyi öğretelim. Çünkü çoğu zaman önyargılarımız yüzünden güzel dostlukları kaçırabiliriz. “Her şeyi biliyorum” tavrı bizi önyargılara götürür. Bunu aşmak için düşünmeyi, dinlemeyi, anlamayı ve okumayı tercih edelim. Önyargılarımızı yıkmak için önce kendimize çeki düzen vererek, hayata olumlu bakan, önyargısını yıkmış insanlarla daha samimi arkadaşlıklar kurarak önyargılarımızdan uzaklaşıp, çocuklarımıza da iyi model oluşturabilelim.

Her zaman birbirimize karşı hoşgörü, saygı ve anlayışla yaklaşabilmek, çocuklarımız için de güzel davranış örnekleri olacaktır. Toplum içerisindeki empati ve hoşgörü güzel birlikteliklerin yaşanması için çok çok önemlidir.

Önyargısız dostluklar dilekleriyle mutlu bir hafta diliyorum.

14 Aralık 2015 Pazartesi 15:06