28-12-2015
Çocuklarda takıntılar
Bazı çocuklar ellerini uzun uzun sabunlayarak yıkadıkları halde, temizlenmediğini düşünerek bu hareketi tekrar tekrar yaparlar. Bunun takıntılı bir durum olduğunu düşünebiliriz. Pek çok anneden bu tür şikayetler duyabiliriz, zira bu takıntılar 200 çocuktan 1’inden görülebilir.
Takıntılar bazı mantık dışı hareketlerin inatla tekrarlanmasıdır. Bunlar istenmediği halde kişinin zihnine gelen tekrarlayan düşüncelerdir. Aşırı el yıkama, kirlenme ya da bir yerlerden bir şeylerin bulaşma takıntısı, kontrol etme, sayı sayma, sıralama, yürürken çizgilere basmama, düzenleme, dokunma gibi şekillerde görülürler. Çocuk da bunun yanlış olduğunun farkındadır, ancak bundan vazgeçemez. İşte, bu büyüklerde de görülen, takıntılı düşünce (obsesyon) ya da halk arasındaki adıyla “vesvese” çocuklarda da sık görülen bir rahatsızlıktır. En sık ortaya çıktığı yaşlar 7-10 yaşlarıdır. Hatta 2 yaşında bile görülebilen takıntılar vardır. Obsesyonun, yani vesveseli düşüncenin sonucu yapılan hareketlere de (kampulsiyon) denmektedir. Mesela bir kişinin ellerinin temiz olduğunu bildiği halde, pis olduğunu düşünmesi “obsesyon”, bu düşünceden kurtulmak için de sürekli ellerini yıkaması hareketi de “kompulsiyon”dur. Obsesyon ve kompulsiyonlar az oranda her insanda görülebilir ancak bunlar insanın sosyal yaşamını olumsuz etkileyerek sıkıntıya soktukları zaman normal olarak kabul edilmez.
Yapılan araştırmalar çocuk ve gençlerde en çok görülen takıntıların, kirlilik hissi, bir hastalık bulaşacağı korkusu, kötü şeyler olabileceği hissi, yasak ve şiddet içeren düşünceler, bir şeyleri tekrar tekrar yapma isteği, gibi davranışlar olduğunu göstermiştir. Bu obsesyonların sonucunda da en çok görülen kompulsiyonlar sık sık yıkanma, düzenleme, kontrol etme, sıralama, sayma, dokunma, tekrarlama, gereksiz şeyler biriktirme, tekrar tekrar aynı şeyi düşünmedir. Çocuklar aileden birine bir şey olacak diye korkarlar, kendilerine birisi bir kötülük yapacak diye endişelenebilirler.
Sürekli el yıkamayla bazı şuur altı korkulardan sıyrılmaya çalışırlar. Bazı çocuklar o kadar sık el yıkarlar ki ellerinin derisi soyulabilir. Eşyalarına ya da oyuncaklarına zarar gelecek diye onlara kimseyi dokundurmazlar. Hatta bozulacak diye kendileri bile oyuncaklarıyla oynamaya kıyamazlar. Bazı çocuklarda da sayma takıntısı vardır. Sokakta yürürken ağaçları, direkleri, arabaları v.s. saymaktan kendilerini alamazlar. Bunu yapmazlarsa rahatsız olur, ama yaptıkları zaman da kendilerini sıkıntıda hissederler. Sabahları hazırlanıp okula gitmekte zorlanırlar. Çünkü her şeyin kontrol edilmesi gerekir. Eşyaları, çantası, kitapları, kalemleri düzgün ve yerinde olmalıdır. Çoğu zaman da isteklerini yerine getiremez ya da yetiştiremezlerse öfke nöbetleri geçirebilirler.
Bu takıntılı davranışların köküne inildiğinde sebeplerden en önemlisinin genetik olduğu anlaşılmıştır. Bu çocukların annelerinin de bu tür davranışlarda bulunduğu görülmüştür. Diğer sebepler de annelerinin aşırı korumacı, endişeli, çocuğun başına her an bir şey gelebilir korkusuyla onun hareketlerini kısıtlayan, bir yere yalnız başına göndermeye korkan, hiç kimseye güvenmeyen yapıda kişiler olmasıdır. Babalarının da, çocuğa mesafeli davranan, çok ilgi göstermeyen, ya da işlerinin yoğunluğundan çocukla ilgilenmeyen kişiler olduğu görülmektedir.
Çocuğa yardımcı olabilmek için, ailenin çocuğun bu davranışlarını gördüğünde onun çok üstüne gitmemesi gerekir. Çocuğa bu durumdan ötürü baskı yapılırsa durumu daha da kötüleşir. Ailenin çocuğu cesaretlendirmesi gerekir. Çocuğun korkularını araştırıp öz güveninin gelişmesi için bu korkulardan kurtulmasına yardımcı olmak gerekir. Anne baba da kendi davranışlarını gözden geçirip, kendi titizlikleri varsa, çocuk da onları örnek alıyorsa, bunlardan vazgeçmeye çalışmalıdırlar. Çünkü çocuklar genellikler anne babayı taklit ederler. Eğer çocuğun takıntıları çok rahatsız ediciyse de o zaman da bir uzmandan yardım almak gerekir.
Takıntısız, öz güvenli günler dilerim.
28 Aralık 2015 Pazartesi 17:15