12-01-2016
Yeni yıl, yeni umutlar
Yeni bir yıla adım attığımız şu günlerde hepimizin beklentisi umutlarımızın gerçekşebileceği bir yıl olması kuşkusuz! Ancak, özellikle gençlerimizin beklentilerinin gerçekleşebilmesi, onların mutlu olabilmeleri, toplumumuz için son derece önemli. Zira, umutları tükenmiş, gelecek kaygısı yaşayan gençlerin bulunduğu bir toplum, verimsiz ve güçsüz bir toplumdur, şüphesiz! Fakat ne acı ki, her gün biraz daha büyüyen eğitim sorunlarımız karşısında, umutsuz bir gençlik de büyümekte.
Azınlığımız çocukları için daha anaokulundan itibaren, gerginve kaygı dolu bir eğitim hayatı başlamakta, ne yazık ki! Çocuk, anaokulunda anlayamadığı bir dille karşılaşarak, kendini ifade etmekte zorluk çekmekte. Anadilini kullanamamak çocuk için ilk handikapı oluşturmakta. Oysa çift dilli anaokulunun olması bu duruma çözüm olurdu elbette ki!
Bunun devamında ilkokulda da bu kaygı hali gerek kitapların eksikliği ve varolan kitapların eskiliği, gerekse öğretmen eksiklikleri sonucu devam etmekte. Çocuklarla birlikte ailelerin de kaygıları yoğunlaşarak sürmekte. Sorunlu eğitim şartları çocukların ruh halini de olumsuz etkilemekte. Çocuğun okulun kapatılması, yeni bir okul arayışına girilmesi, yeni arkadaşlar edinmeye çalışması şeklindeki sorunlar çocukta ilk ruhsal çatışmaları da beraberinde getirmekte.
Lise yıllarından itibaren başlayan üniversiteye girebilme hedefi de beraberinde bir çok kaygı ve sıkıntıyı getirmekte. Ne yazık ki okullarımızda çocuklarımıza yol gösterebilecek rehberlik derslerinin ya da rehberlik merkezlerinin bulunmaması büyük bir eksiklik! Bunun sonucunda da çocuklar ve aileler kararsızlıklar yaşayarak, ya bir arkadaş örnek alınarak ya da ailenin isteği doğrultusunda çocuğun ilgi ve yetenekleri dışında bir okulda çocuk öğrenim görmeye başlıyor. Ancak tatmin olamayan genç çoğu zaman okulundan soğuyabiliyor ve eğitimini de yarım bırakmak zorunda kalıyor.
Bu tür durumlarla karşılaşmamak için ailelerin öncelikle çocuklarının özelliklerini ve yeteneklerini iyi tanıyarak onları yönlendirmeleri çok önemli. Bunun için de anne-baba, çocuk ve öğretmen her zaman diyalog içinde olmalı ve seçilecek mesleğe ve dolayısıyla da okula birlikte karar verebilmelidir. Çocuğa yardımcı olabilmek için onun zeka kapasitesi de gözönünde bulundurulmalıdır. Onun sevmediği ya da gücünün dışında bir okula yönlendirmek, son derece yanlıştır. Hiç kimse, sevmediği ya da beceremeyeceği bir işi yapmak istemez. Bu zorunluluk da kişinin başarısız ve mutsuz olmasına neden olabilir. Ayrıca çocuğun geleceği ile ilgili kaygıları da aile kendisine yansıtmamalıdır. Bu onun daha çok huzursuz olmasına yol açar. Çocuğun aldığı kararları aile onunla birlikte değerlendirerek kendisine destek olmalıdır.
Hedefimiz her zaman mutlu ve amacına ulaşabilmiş gençler yetiştirebilmektir. Bunun için de yeni yılda da çocuklarımıza eğitimlerinde destek olarak onlara güven aşılayarak yanlarında olabilmemiz son derece önemlidir.
Gelecek kaygısı yaşamayan mutlu bir gençliğin oluşturduğu bir toplum olabilmemiz dilekleriyle...