01-02-2016
Çocuklarda öğrenme yöntemleri
Bu haftaki yazımda anne babalara çocuklarına ders çalıştırırken yardımcı olabilecek öğrenme şekillerinden bahsetmek istedim.
Hepimizin bildiği gibi, her çocuk farklı bir kişiliktir. Dolayısıyla da her çocuğun öğrenme biçimi de farklıdır. Çünkü bütün insanların, algılama, düşünme ve öğrenme yönetemlerinde farklılıklar vardır. Kimi çocuk görerek, kimi çocuk duyarak kimi çocuk da dokunarak daha iyi öğrenebilmektedir. Bunun için de görüntülerle daha iyi öğrenebilen beyinlere “görsel”, seslerle daha iyi öğrenebilen beyinlere “işitsel”, dokunma yoluyla daha iyi öğrenebilen beyinlere de “dokunsal” beyin diyoruz. Öğretmenin de, çocukların hangi tür öğrenmeye yatkın olduğunu bilmesi, ders anlatırken de bunu dikkate alması gerekir. Aynı şey, çocuğa ders çalıştıran kişiler için de geçerlidir, anne, baba, abla v.s. gibi.
Görsel beyinler: İnsanların % 83’ü görerek öğrenir. Dolayısıyla da görerek öğrenmenin en etkili öğrenme biçimi olduğunu söyleyebiliriz. Görsel beyinler, olay ve varlıkların görüntüsüne önem verirler. Ses, koku, tat onlar için daha az önemlidir. Olayları anlatırken, gördüklerini ön plana çıkarırlar. Mesela birini tarif ederken “uzun boylu, mavi gözlü, siyah ceketli” gibi gözle görülen yönlerini anlatırlar. Hızlı hızlı konuşarak, hayallerindeki görüntüyü kaçırmadan anlatmaya çalışırlar. Şemalar, tablolar, grafikler, haritalar ve resimlerle çalışmayı severler. Kitap okurken, önemli cümlelerin altını renkli kalemlerle çizerler. Sık sık hayallere daldıkları için dalgın ve dikkatsizdirler. Görsel beyinlerin kolay öğrenebilmesi için, not tutmak, renkli kalemler kullanmak, şekiller çizmek, görsel malzeme kullanmak, onların öğrenmesine yardımcı olacaktır.
İşitsel beyinler: Bunlar okuyarak değil, dinleyerek daha iyi öğrenirler. Yazıyı okumak zorunda kaldıklarında, yüksek sesle okurlar. Kendilerine bir şey anlatıldığında kendileri de tekrar ederek, öğrenmeye çalışırlar. Sesli düşünürler. Konuşmaktan zevk alırlar. Şiir okur gibi konuşurlar ve konuşmalarının kesilmesinden hoşlanmazlar. İnsanları tarif ederken, “kalın sesli, iyi konuşan, ince sesli, yavaş konuşan” diye seslerine göre tarif ederler. Konuşulanları dikkatle dinlerler ve anlatılanları yıllar sonra bile rahatlıkla hatırlayabilirler. Gürültüden çabuk etkilenebildikleri için, gürültülü ortamlarda ders çalışamazlar. Kendilerine soru sorulduğunda, sesli düşünerek ve konuşarak hatırlamaya çalışırlar. Bu çocuklar dersi en iyi şekilde, sınıfta öğretmeni dinleyerek öğrenirler.
Duygusal ve Dokunsal beyinler: Bu çocuklar da dokunarak daha iyi öğrenebilirler. İnsanlarla iletişim kurarken dokunma duyularını kullanırlar ve konuşmaktan hoşlanmazlar. Eşyaları, dokunarak tanımaya çalışırlar. Okumaya başlamadan önce, kitaba dokunarak onu tanımaya çalışırlar. Kitap okurken de parmaklarıyla satırları takip ederler. Sınıfta da, evde de oturdukları masanın yüksekliği, sandalyenin sertliği, kitabın ağırlığı, onlar için önemlidir. Sesli ve hareketli ortamlarda ders çalışmayı severler. Ders çalışırken ellerini bir yerlere sürerler, ayaklarını sallarlar, kalemi parmaklarının arasında çevirirler. Bu çocuklar, not tutarak daha iyi öğrenirler. Ayrıca da her şeye dokunarak ve deneyerek öğrenirler.
Bu genel özelliklerin yanısıra, bazen çocuklarda hem görsel, hem işitsel, hem de dokunsal özellikler birarada bulunabilir. Ancak yine de bunlardan biri ağır basabilir. Anne-baba ve öğretmenlerin, çocukların bu özelliklerini bilmesi, buna göre de ders anlatmaları gerekir. Ayrıca öğretmenlerin, çocukların özelliklerine göre, öğretim metodları kullanarak öğrenmelerine kolaylık sağlayarak yardımcı olmaları gerekir.
Çocuklarımızı daha iyi tanımaya çalışarak daha ilgili ve daha araştırmacı anne babalar olabilmemiz ümidiyle mutlu bir hafta dilerim.
1 Şubat 2016 Pazartesi 14:02