Anasayfa
31-10-2016
Çocuklarımıza önyargısız yaşamayı öğretelim
Önyargı, diğer kişilere karşı geliştirilen hoşgörüsüz, haksız ve ayırımcı tutumlardır. Annesinden, “bak bu çocuğun ailesi iyi bir aile değil, onunla oynamayacaksın”, sözlerini duyan küçük çocuk, çok sevdiği arkadaşından uzaklaştırılmak istenilmesinin sebebini anlayamadığı için çok üzülür. Ailesinin kötü olması, onların arkadaşlıklarını neden bozabilir ki? İşte bu tür önyargılar ve insanlara olumsuz yaklaşımlar çocuklarımıza kötü model oluşturarak, onların daha küçük yaşlardan itibaren yüreklerindeki insan sevgisini köreltmeye hakkımız olmadığını düşünüyorum.
Çocuğa her zaman sevgi aşılayabilmek çok önemlidir. Beğenmediğimiz ya da anlaşamadığımız kişiler olsa bile, bunu çocukların yanında dile getirmek, onların da diğer insanlara ve arkadaşlarına her zaman önyargıyla yaklaşmasına neden olacaktır. Çocuklar genellikle anne babalarının hoşlanmadığı ve ev içerisinde kendilerinden olumsuz sözlerle bahsedilen insanlara soğuk yaklaşırlar ve davranırlar. Bazen bu insanlar, çocuğun en yakınları bile olabilir. Annesinin babaannesi hakkında, ya da babasının anneannesi hakkında olumsuz konuşmaları çocuğu da olumsuz bir şekilde etkileyerek onlara karşı kin beslemesine sebep olabilir. Kinle beslenen çocuk da, geleceğin geçimsiz, huzursuz ve dolayısıyla da mutsuz bir yetişkin adayıdır.
Grup oyunlarında haksızlık yapan, hoşgörüsüz davranan, arkadaşları arasında ikilik yaratan, ayrımcılık yapan çocuklar, genellikle aile bireyleri de bu özelliklere sahip çocuklardır. Aile içindeki diğer insanlara karşı geliştirilmiş olan bu olumsuz tutum çocuklara da yansımaktadır. Bu yüzden çocuk da arkadaşlarına karşı aynı davranışları sergilemektedir. Çünkü önyargı insanlar arasında düşmanlık ve uzaklık duygusu yaratmaktadır. Bunu azaltmak ve önlemek de ailenin elindedir. Çünkü önyargı genellikle 7 yaşından itibaren çocuk tarafından kullanılmaya başlanarak 10 yaşından sonra da kalıcı hale gelmektedir. Çocuk önyargıyı sosyalleşme sürecinde öğrendiği için anne babanın bilinçli veya bilinçsiz, başkalarını yargılarken ya da haklarında olumsuz konuşurken, çocukların kulak misafiri olması bile, önyargıyı öğrenmesi için yeterlidir.
Sonuç olarak, çocuklarımıza insanları tanımadan yargılamamayı, insanları etiketlememeyi kişileri, ırkına , cinsiyetine, saçının şekline, kılık kıyafetine göre değerlendirmemeyi öğretelim. Çünkü çoğu zaman önyargılarımız yüzünden güzel dostlukları kaçırabiliriz. “Her şeyi biliyorum tavrı” bizi önyargılara götürür. Bunu aşmak için düşünmeyi, dinlemeyi, anlamayı ve okumayı tercih edelim. Önyargılarımızı yıkmak için kendimize çeki düzen vererek, hayata olumlu bakan, önyargıları yıkmış insanlarla daha samimi arkadaşlıklar kurarak önyargılarımızdan uzaklaşıp, çocuklarımıza da iyi model oluşturabilelim.
Birbirimize karşı her zaman hoşgörü, saygı ve anlayışla yaklaşabilmek, çocuklarımız için güzel davranış örnekleri olacaktır. Toplum içerisindeki empati ve hoşgörü güzel birlikteliklerin yaşanması için çok önemlidir.
Önyargısız dostluklar dilekleriyle mutlu bir haftanız olsun!

31 Ekim 2016 Pazartesi 12:54