Anasayfa
13-02-2017
Ergenlikte kaygı bozuklukları
Toplum içinde gencin kendini yalnız hissetmesi, güven sorunu yaşaması ve sosyal açıdan kendisini yetersiz hissetmesi, gençteki sosyal kaygının belirtileridir.

Bazı çocuklar ergenlik döneminde içine kapanır, arkadaşlıklar kuramaz, diğer insanlarla ilişkileri yetersiz ve zayıftır. Kaygı bozukluğu yaşarlar. Kaygı bozukluğu olan ergenler, yoğun korku, endişe veya tedirginlik içindedirler. Bu durum sosyal yaşamlarını olumsuz etkiler. Erken tedavi edilmezse, yaşıtlarıyla sağlıklı ilişki kuramama, okulda devamsızlık ya da okulu terketme, özgüven eksikliği madde bağımlılıkları gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Ergenlikteki kaygı bozukluklarının şekillerine baktığımızda, genel kaygı bozukluğu, ayrılık kaygısı, çeşitli fobiler, panik ataklar ve obsesif bozukluk gibi şekillerini görebiliriz.

Genel kaygı bozukluğu yaşayan gençlerde fiziksel bir neden olmadan, karın ağrıları, mide bulantıları gibi bir takım rahatsızlıklar görülebilir. Bu çocuklar, günlük yaşamlarında sürekli bir endişe içindedirler. Sürekli bir gerginlik ve güven eksiklikleri vardır.

Ayrılık kaygısı olan çocuk, ya da ergende ise anne ya da babadan ayrı kalmak ya da yalnız kalmak çok zordur. Bazen üniversite döneminde ayrı şehirde okuyan bir genç için bu durum sıkıntı yaşatır ve okulu bırakıp ailesinin yanına dönen gençlere rastlanabilir. Ayrılık kaygısı bozukluğu, depresyon, mutsuzluk, kendini toplumdan soyutlama veya aileden birinin ölebileceği korkusu ile kendini gösterebilir. Bu kaygı bozukluğu şekli, 25 çocuktan 1’inde görülebilir.

Fobiler de, diğer bir kaygı bozukluğu şeklidir. Fobileri olan çocuk ve gençler, bir takım durum ya da bazı objelere karşı aşırı bir korku duyarlar. Hayvanlara karşı olan fobiler, gök görültüsü, şimşek, fırtına gibi doğal olaylara karşı olan fobiler, ya da kapalı alanlarda kalamama gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkarlar.

Panik bozukluk da diğer bir kaygı şeklidir. Çarpıntı, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi, ölecekmiş hissine kapılma gibi panik ataklarla kendini gösterir. Bu panik ataklar, çocuk ya da ergenin yoğun korkular yaşamasına neden olur. Panik atak yaşayan çocuk okula gitmek istemeyebilir, çünkü okulda bunu yaşamaktan korkar.

Obsesif bozukluklar da bir kaygı şeklidir. Bu durumda ergen, rahatsız edici tekrarlayan davranışlar sergiler. Sürekli el yıkama isteği, yolda giderken arabaları, ağaçları v.s. sayma arzusu, eşyalarını tekrar tekrar düzenleme gibi davranışlar, çocuğun kendisini de huzursuz eder.

Bu kaygı bozuklukları 9-17 yaşlardaki çocuklarda ve gençlerde 100 çocuktan 13’ünde görülebilir. Yapılan araştırmalar sonucu, utangaç ve içedönük çocuklarda kaygı bozukluklarına daha çok rastlanmıştır. Ayrıca çocukların, 6-8 yaş dönemlerindeki korkularının kalıcı olması durumunda çocukta kaygı bozukluğunun yerleşebileceği saptanmıştır.

Kaygı bozukluğu yaşayan gençlere yardımcı olabilmek için, öncelikle aile ile birlikte bir uzmana başvurulması gerekir. Davranışsal terapi, gevşeme teknikleri gibi terapi yöntemleriyle, anne – baba – çocuk, bir uzmanla birlikte bu soruna çözüm getirmelidir.

Çocuklarınızla sorunsuz mutlu bir hafta geçirmeniz dilekleriyle...

13 Şubat 2017 Pazartesi 16:26