02-05-2017
Çocuklarda davranış bozuklukları
Anne baba olarak hemen hemen hepimiz, çocuklarımızda bazı davranış bozukluklarına tanık olmuşuzdur. Bunlar, çocuğun gerek kendisi gerekse çevresi için rahatsız edici, sıkıntılı durumlardır. Yaşa bağlı olarak gelip geçici de olabilir, bazen de yerleşerek önemli bir sorun haline gelebilir. Örneğin, parmak emme, tırnak yeme gibi olumsuz davranışlar yıllarca sürdüğünde bunun bir duygusal bozukluğun belirtisi ve göstergesi olduğunu bilmek gerekir.
Bebeklik döneminde rahat ve huzurlu bir ortam çok önemlidir. Anne ile bebeğin arasında doğru bir ilişkinin kurulamaması, özellikle annedeki ruhsal gerginlikler, ev içi geçimsizliklerin neden olduğu sinirlilik hali, ağlama nöbetleri, huzursuzluk, uyku bozuklukları gibi olumsuzluklar, bebeği de doğrudan etkileyebilir. Hatta bebekte kusma, karın ağrıları gibi psikolojik, olumsuz durumlar ortaya çıkabilir.
Bebeklikten ergenliğe kadar çocuğumuzda bir çok uyum sorunları ve buna bağlı olarak da davranış bozukluklarına rastlayabiliriz. Mesela, parmak emme bir yaşından sonra da devam ederse, çocukta güven duygusunun gelişmemiş olduğunun bir göstergesidir. Bu gibi durumlarda, özellikle çocuğun yatma saatinden önce, annenin ona yakınlık göstermesi, masal anlatması, kucağına alarak güven duymasını sağlaması, çocuğu rahatlatacaktır. Aynı şekilde çocuğa yemek yedirirken de sevgi gösterecek yedirmesi çok önemlidir.
Çocuğa baskı yaparak uyutmaya çalışmak, yemek yedirmeye çalışmak, çocukta gerginlik ve huzursuzluk yaratır.
“Tırnak yeme” de daha çok sıkıntılı, heyecanlı, kızgınlığını dışa vuramayan, sıkıntılarını içinde yaşayan çocuklarda görülür. Ailesinden ya da öğretmenlerinden, arkadaşlarından baskı gören çocuklarda daha sık rastlanır. 8-10 yaşlar, en sık görüldüğü yaşlardır.
“Saç koparma” da yine çocukta bir duygusal bozukluğun belirtisidir. Daha çok da anne – çocuk arasındaki duygusal bağın yetersiz olduğu zamanlarda ortaya çıkabilir.
Diğer bir davranış bozukluğu da “yalan” söylemedir. 5 yaşına kadar yalan söylemenin üstünde durulması gerekmez. Çünkü bu yaşa kadar çocuk doğru ile yalanı ayırt edemediği için yalan söyler. Hayal ile gerçeği de ayırdedemez. Dolayısıyla da buna yalan diyemeyiz. Fakat 7-8 yaşından sonra söylenen yalanlar ciddiye alınmalıdır. Anne babanın çocuğa iyi örnek olabilmesi için de kendilerinin ona asla yalan söylememesi gerekir. Çünkü çocuk yalanı yakın çevresinden ve ailesinden öğrenir. Çoğu zaman da dikkat çekmek için yalan söylemektedir.
“Çalma” da bir başka davranış bozukluğu şeklidir. Çocuk, 7-8 yaşına kadar başkalarına ait bir eşyanın alınmasının doğru olmadığını pek algılayamaz. Hatta eksik olan sevgi ve ilgiyi elde edebilmek için anne babasının eşyalarını alıp saklayabilir. Böyle durumlarda çocuğun verdiği mesaj anlaşılıp ciddiye alınarak, eksik olan sevgi ihtiyacı karşılanmalıdır. Fakat 7-8 yaşından sonra çocukların başkalarına ait eşyaları almaları bilinçli olarak yapıldığı için çalma sayılır. Çocuğa ceza vermeden önce, yaptığının yanlış olduğu anlatılarak, ona yardımcı olunmalıdır. Neden çaldığı araştırılmalı ve önlem alınmalıdır.
Diğer bir davranış bozukluğu da çocuğun kendine dönük ya da başkalarına karşı olan “saldırgan davranışlarıdır.” Çocuk, ailesi, öğretmenleri veya arkadaşlarıyla sorunlar yaşadığında, bunu kendisine ya da başkalarına zarar vererek gösterebilir. Kendine zarar verme şekli, başını duvara vurmak, bir yerlerini ısırmak veya çimdiklemek, en kötüsü de intihar girişimleridir.
Diğer insanlara zarar verme de arkadaşlarına ya da kendisinden küçük çocuklara şiddet uygulama veya onların eşyalarına zarar verme şeklinde görülebilir. Saldırgan çocukların ailelerine verilebilecek en iyi tavsiye, bu tür çocukları spora veya müziğe yönlendirmeleridir. Bu çocuklar için en iyi spor judo ve karatedir. Çocuk bunlarla enerjisini boşaltıp rahatlayabilecektir.
Gördüğümüz bütün bu davranış bozukluklarının altında çocuğun ailesiyle yaşadığı tatminsiz ilişkiler yatmaktadır. Bunun için çocuğa ailenin her zaman sevgiyle ve anlayışla yaklaşımı çok önemlidir.
Çocuklarınızla güzel duygular yaşayabileceğiniz bir hafta dilekleriyle.